Herkese merhaba,
Size biraz Rusya’nın başkenti Moskova hakkında bahsedeceğim.
Dışardan bir gözle ilk akla Kremlin, Kızıl Meydan ve tabi ki Aziz
Vasil (St. Basil) katedrali ya da Bolşoy Tiyatrosu gelse de Moskova çok daha
fazla seçenekler sunan bir mega kent.
Gece Kızıl Meydan’dan Kremlin ve Dolunay
Öncelikle şehir çok büyük, haritada size yakın gözüken
yerler aslında tahmin ettiğinizden çok daha uzak çıkabiliyor. “5 bina
ötedeymiş, yürürüm” demenizin üzerinden yarım saat geçmiş ve hala hedefinize
ulaşamamış olmanız olası. Avrupa gezilerinizle kıyasla Moskova haritasını başka
bir algıyla okumanız gerekiyor.
Ama bu, ulaşımın sorun olduğu yada yaya olarak şehri
gezemeyeceğiniz anlamına gelmiyor.
İlkinden başlayalım:
Moskova, çok düzenli bir kent ve ulaşım ağları çok geniş.
Moskova metrosu mağlum dünyaca ünü olan bir ‘abide’. Kentin simgesi
diyebileceğimiz kadar ünü var ve bunu iddia edenler sonuna kadar haklı. Hemen
her istasyonu birbirinden farklı ve özgün. Herşeyden önemlisi istasyon
bağlantıları, geçişler ve ulaşım çok düzenli.
Metro Elektrozavodskya
Metro ne kadar büyük olursa olsun, başkent çok daha büyük ve
metronun yükünü tramvay, otobüs ve troleybüslerle de hafifletmeye çalışıyorlar.
Dünyanın en geniş troleybüs hattı Moskova’dadır örneğin.
Şehri yaya olarak gezmeye gelelim:
Moskova gün geçtikçe daha
yaya dostu (dolayısıyla gezgin dostu) bir kent haline geliyor. Son zamanlarda
yapılan düzenlemeler ve kaldırımları genişletilen yollarla şehir daha keyifli oluyor.
Daha da güzeli, bu yeniliklerde bisiklet sevenleri de es geçmiyorlar ve yeni bisiklet
yolları ve park alanları yaratıyorlar.
Moskova’ya yazın gelecekseniz bisiklet (ya da paten veya kaykay)
kiralamanızı öneririm. Bunu parklardaki kiralama noktalarından yapabilirsiniz.
Konu parklara gelmişken belirteyim, Moskova en yeşil başkentlerden birisi.
Topraklarının %40’ından fazlası yeşil alan!
En tanınmış park, mağlum Gorki Park. Şarkılarda ismi geçen
bu park da şöhretini sonuna kadar hak ediyor. Özellikle şehrin son
yenilemelerinden o da nasibini aldığından beri daha da popüler bir yer haline
geldi. Parkın yaz kış sundukları neredeyse sınırsız.
Gorki’de yoga
Gorki’ye ek olarak Moskova’nın meşhur parklarına
Kolomenskoye ve Tsaritsino parkını da ekleyebiliriz. Kolomenskoye’deki Yükseliş
(ya da Miraç, gavurcası Ascension, mağlum İsa’nın göğe yükselişi) Kilisesi
Unesco listesinde bulunuyor. Tsaritsino’da da görkemli Çar Sarayı'nı görmeniz
mümkün. Her iki park da devasa boyutlarda ve yazın yemyeşil alanların
koşuşturan, oyunlar oynayan, muhabbet eden insanlarla dolmasını izlemek keyif
verici.
Moskova’nın önerdiği etkinlikler ve cazibe noktaları çok
fazla, hepsini tek bir başlık altında yazmak mümkün değil. O yüzden hoşunuza
gideceğini düşündüğüm iki yer hakkında da bilgi verip bu yazıyı
sonlandıracağım.
İlki gene yukarıdaki büyük parklara eklenebilecek VDNH.
Aslında burası çok büyük bir sergi alanı ama şu anda herkese açık bir park
olarak da hizmet ediyor. Benim esas ilginizi çekeceğini düşündüğüm yer ise hemen
bu parkın girişinde bulunan Uzay Müzesi. Uzaya, bilime ya da Sovyet araçlarına
meraklıysanız mutlaka ziyaret edin. İnsanoğlunun engin uzaydaki maceralarına
birebir boyutlardaki araçlar ile tanık olun.
VDNH’daki Dostluk Havuzu
Diğer ziyaret noktası da, Novodeviçi Mezarlığı. Burası ünlü
kişilerin mezarlarının bulunduğu büyük bir alan. Biz daha çok Nazım Hikmet’in
mezarının bulunduğu yer olarak tanıyoruz burayı, ancak buranın ününün nereden
geldiğini anlamanıza yardımcı olması adına, burada yatan birkaç isim daha
vereyim: Bulgakov, Gogol, Eisenstein, Mayakovsky, Boris Yeltsin...
Sevdiğiniz isimlerin mezarına çiçek bırakıp, sessiz huzurlu
ortamda düşüncelere dalmak istiyorsanız, haftaiçi gelmenizi öneririm. Haftasonu
oldukça kalabalık oluyor, giriş ücretsiz.
Şimdilik Moskova hakkında yazacaklarım bu kadar, aşağıda
biraz da kendim hakkında yazdım, kim ki bu adam Moskova’yı tanıtıyor diyenler
için : )
Ben Moskova’ya gezgin (turist) olarak gelmedim ama o gezgin
ruhunu korumak için elimden geleni yapıyorum. Zira benim için gezgin olmak,
açık görüşlü olmak demektir. Başka kültürlere, yabancı bir dile, tanımadık
sokaklara ve bambaşka hayatlara açık görüşlü olmak kastım. Hemen herşeyi belli
kalıplarla yorumlayıp geçiştiriverdiğimiz sözde hızlı hayatlarımızda bu ruhu
kaybetmemenin önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu blogu da bu yüzden değerli buluyorum, gezgin ruhu için
ülke hatta şehir değiştirmeye de gerek yok mağlum.
Gece Bolşoy Tiyatrosu
2008 yılından beri Moskova’da çalışıyorum ve arada ‘yeter
artık’ dediğim çok anlar oldu. Öyle ki, birkaç defa Türkiye’ye geri de döndüm.
Ama işte gene buradayım. Bu son gelişimde, buradaki zorluklara rağmen
Moskova’yı neden hala seviyor olmam üzerine de çok düşündüm. Bunun sonucu olsa
gerek, Moskova’yı ziyaret etmek isteyenlerle ya da burada yaşamayı düşünenlerle tecrübelerimi
paylaşmak adına bir internet sitesi yapmaya karar verdim.
Yukarıdaki yazdıklarıma ek olarak daha detaylı bilgileri bu
siteden edinebilirsiniz.
Sağlıcakla kalın ve gezgin ruhunuzu sonuna kadar koruyun!
Alper
Ellerine sağlık Alper, bize ufak bir Moskova turu yaptırdın:) Daha fazlası için takipteyiz!! Yollara devam....
YanıtlaSilTeşekkür ederim, ben keyif alıyorum bu tarz paylaşımlardan. Dediğin gibi yola devam! ;)
YanıtlaSil