Hititlerin "Su şehri", Perslerin " Güzel atlar ülkesi", Romalıların "Macissus'u", Bizanslıların "Justiniapolis'i", Anadolu Selçuklularının "Gülşehri" ve bizim Kırşehir'imiz...İlk yerleşimler bundan 5000 yıl öncesinde erken bronz çağına uzanıyor; yani burnumuzun dibindeki tarih :)
En son Kırşehir'e gidişimin üzerinden 25 yıldan fazla zaman geçmiş. Annem mecburi hizmetini orada yapmıştı, 2 yıla yakın Kırşehir'de yaşamıştık. Metin'in benden önceki tüm ev arkadaşları gibi Özkan da Kırşehir' li olduğundan düğün dernek bahanesi bizi Kırşehir'e attı. Aldık babam Veli Dedo'yu yanımıza, zira O da eski günlerini yadedecek; vardık Kırşehir'e. Orada da abimiz Hüseyin ile buluştuk. Düğün öncesi kısa bir merkez turu attık. İlk durak Cacabey Medresesi oldu.
![]() |
Caca Bey Camii ve Medresesi |

Kısa bir yürüyüşle esnafların piri ve düşünür Ahi Evran'ın türbesine varıyoruz. Ahi Evran'ın siyasi çalkantılarla geçen bir ömrü olmuş ve 1261'de ay tutulması olan bir günde ejderha olup toprağa akarak öldüğü rivayet ediliyor. Ahiler sadece ekonomik değil siyasi ve askeri alanda da etkili olmuş ve Osmanlı Devleti'nin kuruluşunda önemli rol oynamışlar. Çoğu Bektaşi olan Ahiler Anadolu'da İslamiyet'in yayılmasına aracılık etmişler. Ahi olarak peştemal kuşanabilmek için yine bir Ahi tarafından önerilmek ve şu anda dahi çok gerekli olan bazı kurallara uymak gerekiyor;
- Cimrilik kapısını bağlamak, lütuf kapısını açmak
- Kahır ve zulüm kapısını bağlamak, hilim ve mülâyemet kapısını açmak
- Hırs kapısını bağlamak, kanaat ve rıza kapısını açmak
- Tokluk ve lezzet kapısını bağlamak, riyazet kapısını açmak
- Halktan yana kapısını bağlamak, Hak'tan yana kapısını açmak
- Herze ve hezeyan kapısını bağlamak, Marifet Kapısını açmak
- Yalan kapısını bağlamak, doğruluk kapısını açmak....
Kafirler, çevresinde iyi tanınmayanlar, kötü söz getirebileceği düşünülenler, zina ettiği ispatlananlar, katiller, hırsızlar, vergi memurları, vurguncular örgüte katılamıyor diyor Vikipedi.
![]() |
Ahi Evran Camii ve Türbesi |
Ahilik sadece erkekler için de değil üstelik; bir de Bacıyan-ı Rum adlı bir kadın teşkilatı var. Ben bu insanların torunları olduğumuza inanmakta gerçekten zorlanıyorum. Ne ara ilim, sanat va ahlaka gözümüzü bağlayıp bu kadar yozlaştık hayret !!!
Zaman dar, yollanıyoruz Sevgi ve Özkan'ın düğününe, kulaklarımız mahalli ezgilere doyuyor doğrusu. Hüseyin Abi'yi yolcu ediyoruz. Arkasından Ertuğrul'un "emmi emmmii" diye ağlama faslını da es geçmeyelim...
Aşıkpaşa Türbesi, Seyfe Gölü (biz gidene kadar harika çevre politikamız sayesinde kurumazsa eğer) ve nice başka yer kalıyor başka sefere :)
Eski bir ahbabımızın evinde horoz sesleri ve kızarmış ekmek kokusu ile uyanıp atıyoruz kendimizi bahçeye. Ertuğrul çok mutlu, çilek gördü dalında daha ne olsun... Kahvaltının ardından asma yapraklarımızı toplayıp, kahvemizi içip , hoş beş edip düşüyoruz ev yoluna...
![]() |
Çilek :-P |
Aslında niyetimiz Hirfanlı Barajı'na uğrayıp oradan Ankara'ya geçmekken yol üzerinde Kalehöyük tabelasını görünce sapıyoruz yağmur yaşta o tarafa... Kalehhöyük Kaman'ın 3 km doğusunda.
![]() |
Yağmur çamur demeden... |
Kalehöyük Kazı Alanı |
Kazı Japonya Ortadoğu Kültür Merkezi Başkanı ve Kaman Kalehöyük Kazı Heyeti Şeref Başkanı Prens Takahito Mikasa 31 Mayıs 1986 günü başlatmış. Müze Kalehüyük, 50km kuzeybatıdaki Büklükale, 25 km doğusundaki Yassıhöyük ören yerlerindeki kazılardan çıkan eserlerle kurulmuş. Assur ticaret kolonileri çağı ve Hitit İmparatorluk çağı katmanında kazılar sürüyormuş. Gördüğüm en iyi müzelerden biri doğrusu, Japonlar'a karşı varolan sempatimin artmasına neden oldu. Teknoloji müzeciliğe nasıl entegre edilir yaşayan kanıtı... Müzede bir laboratuar ve kütüphane de var. Kalehöyük 280 m çapında ve 16 m yüksekliğinde, ana yoldan müzeye girerken hemen sağda. Kazılarda 4 kültür katı bulunmuş, 1.kat Osmanlı, 2 kat Demir Çağı, 3.kat Orta ve Geç Tunç Çağı (Assur ticarek koloni ve Hitit çağı) ve 4. kat Eski Tunç Çağı. Kalehöyük'ün 1/100 ölçeğinde küçültülmüş topografik modeli bu kesitleri gösteriyor.
![]() |
Müze (Dışarıdan görünüm) |
Müzede ne var ne yok bakarsak; çömlekler, çivi yazılı tabletler, insan&hayvan kemikleri, "kadın 4000 sene önce de kadın" dedirten incik boncuk, sikkeler, ok uçları, ağırlıklar, çeş,tli dönemlere ait fibula iğneleri...Ve müze çıkışında yağmur diniyor. Hemen müzenin yanında Prens Mikasanomiya onuruna inşa edilip 1993'te ziyarete açılan Japon Bahçesi bulunuyor. Bu bahçe Japonya sınırları dışındaki en büyük Japon botanik bahçesi. Çok şey söylemeye gerek yok, fotoğraflar herşeyi anlatıyor :) Ertuğrul da bizler de bayıldık, koilerde gözümüz kaldı.



Arkamıza baka baka Kaman'a doğru yola koyulduk. Anlaşılan sadece biz değil Kamanlılar da seviyor burayı zira girişteki caddenin adı Prens Mikasa :) Sağlı sollu ceviz bahçelerini aşıp merkeze ulaşınca bizi yine cevizler karşılıyor.
![]() |
Kilosu 20 Tl |
Yola ailemizin balık avlağı olan Köprüköy üzerinden Bala'ya doğru devam edip bir hafta sonunu daha maalesef bitiriyoruz :(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder