Karadeniz'in Efsane Burnu...

Ve tüm hazırlıklar tamamlanır, motosikletin arka ve yan çantaları tıka basa doldurulur, ayrıca Ertuğrul için özel dizayn edilmiş motosiklet sepeti de hazır ve de nazır bir şekilde. Önce Ertuğrul koşarak biniyor yerine, ardından Gökçen motorun terkisine atlıyor, bene şoför mahallinde yerimi almadan aklımdan eksik var mı diye kontrol ediyorum "at, avrat, silah" herşey tamam, vira bismillah diyerek basıyorum marşa...


Bir an bile hayal etmesi güzeldi, olmayacak birşey de değil aslında, insan hayalleri oldukça mücadeleyi bırakmıyor...

Seneye ne olur ne olmaz yeşilyol falan ortalık daha da renklenebilir diye bu sene ani bir kararla Karadenize çevirdik rotamızı. Hazırlık ve gezi dönüşü kısa  değerlendirme yazılarını buradan okuyabilirsiniz. 

Hazırlıkları tamamladıktan sonra vira bismillah diyerek çıktık yola. 




İlk günün hedefi: Yason Burnu...


Yolda karnımız acıkınca Çorum da kısa bir mola verdik. Çorum da kime sorsak tandır kebabı önerdiler. 



Bayram dolayısıyla tandırcıların birçoğu kapalıydı. Hasan Usta da tandırın tadına baktıktan sonra yola devam.




Gün batımında Yason (Jason) Burnuna varıyoruz. Burun da bir deniz feneri, 1800' lerden kalma bir kilise ve bir de kafe lokanta karışımı bir işletme var. Manzara süper, hem gün doğumu hem de gün batımını izleyebiliyorsunuz.



Efsaneye göre Panter Postlu, bir elinde kargı, bir ayağı sandeletli İason'un Altın Postu ele geçirmek için Truva'dan çıktığı yolculukta bu burna uğrar.

Teselyadaki Iolkos Kralı Pelias tek sandaletli, panter postlu bu adam hususunda daha önce uyarıldığını anımsar ve iktidarını korumak için İason'a imkansız bir görev verir; Altın Postu ele geçirmek...
  
Altın postu ele geçirmek için kralın kızı Medea'yı kendine aşık eder, Medea ile işbirliği içerisinde postu ele geçirir. Postu çalınan Aiet (Medea'nın babası) peşlerine bir ordu takar ve ordunun başına Medea'nın abisini geçirir. Aiet'in ordusu İason'u yakalayınca Hain Medea abisine İasonun kendisini kaçırdığını söyleyerek abisinin kollarına atılır ve kollarını açıp kız kardeşini kucaklayan abi Medea tarafından pıçaklanır ve denize atılır.

Böylece İason kurtulur fakat kaderin ne acı oyunudur ki İason altın postu aldıktan sonra memleketi Kolhis'e dönerken bu uzun yolculukta dinlenip erzak almak için demirledikleri Korint Kralığında kralın kızı ile Medea 'yı aldatır. Bu arada yolculuk sırasında Medea İason ile aşklarının meyvesi iki çocuk doğurmuştur. 

Korint Kralı'nın kızı ile aldatılmanın verdiği öfke ile gözleri döner ve öz çocuklarını ciğerparelerini öldürüp üzerine de kuma gelen Korintli kainat güzelini zehirler. Yaşadığı bunca acıya dayanamayan İason "başıma ne geldiyse hep senin yüzünden" diyerek altın posta bir gülle bağlayarak denizin ortasına atar ve sürer gemisini hırçın dalgaların arasına. 

Azgın dalgalar ve amansız rüzgarlar İason'u daha önce uğradığı ve birlikte yola çıktığı kahraman arkadaşlarının kendi adını verdikleri Yason (İason) Burnu'na getirir ve bir çadır kurarak hayatının sonuna kadar burada yaşar...



Burunda bulunan Yason Kilisesi edinilen bilgilere göre 1868 yılında bölgede yaşayan Rumlar tarafından yaptırılmış ve değişik bir mimariye sahip. Üç apsisli, küçük kubbeli, güneyde ve batıda olmak üzere iki girişli, kapıları kilitli olduğu için kilisenin içini göremedik.



Akşam üzeri vardığımız Yason Burnun da bir kaç gün batımı fotoğrafı sonrası nereye çadır kuracağımıza bir türlü karar veremedik. Biz oradayken 3 bisikletli geldi ve çadır kurmak için ilerideki sahile gittiler. 



Çadır için burnun ucuna gitmeyi düşündük ama hem rüzgardan hem de malzemeleri taşımaya üşendiğimizden kilisenin kıyısına kurulduk. Gece rüzgar beklediğimiz gibi hiç rahatsız etmedi amma velakin ülkemizin tüm kamp alanlarındaki gibi burada da alkol ve Ankara havası  peşimizi bırakmadı "la bize her yer angara". Cenderme gece devriyeye geldi güvenlik sıkıntımız da olmadı.




Sabah müthiş bir manzaraya uyandık. Güneşin batışından sonra güneşin doğuşu da harikaydı. 






Birkaç güzel fotoğrafın ardından Fakülteden dostlarımız Mehmet ve Gözde ile Pelitdibi Restoranta kahvaltıya yola çıktık...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder