Alacahöyük

Alacahöyük fotoğraflarını ilk gördüğümde Mısır zannedip inanmamıştım, Ankara'ya yaklaşık 200 km, Hattuşaş'a ise 25 km uzakta bir hazine Alacahöyük. Hazine konusunda hiç abartmıyorum. Aslında bir Ankara'lı olarak aşina olduğumuz birçok sembol ve figürün kaynağı Alacahöyük, misal;



Höyük 1935'te keşfedilmiş, sistemli kazılara Atatürk'ün emri ve cebinden verdiği 3000 lira ile 1935'te başlanmış. Bu kazı memleketimizde yürütülen ilk milli kazı! 1948'den 1962'e kadar kazılar durmuş, sonrasında 1963'te yeniden başlamış. 1967'de H. Z. Koşar'ın ölümü ile kazılar yeniden duraksamış. 1996'dan bu yana ise kazılar A.Çınaroğlu başkanlığında devam ediyor. 



alacahoyukkazisi.com "Alaca Höyük'te yapılan kazılar sonucunda meydana çıkarılan beş bin yıllık maddi Türk Tarihi belgeleri Cihan Kültür Tarihini yeniden tetkik ve tamik ettirecek mahiyettedir."
 Mustafa Kemal ATATÜRK
Kazılarda Demir Çağı, Hitit Dönemi, Eski Tunç ve Geç Kalkolitik Dönemlere ait katmanlar ortaya çıkarılmış. Eski Tunç çağına ait kral mezarları bir ölü evini andırıyor, zemini yerle bir dikdörtgen mezarların yüksekliği 1 metre civarında, üzeri kerpiç bir damla kapatılıp onun da üstüne ölü yemeği olarak boğa başları ve bacakları dizilirmiş. Bunları okuyunca aklıma mezarlıklarda rasladığım hayvan kafatasları geldi, belki de taaa o zamanlardan kalma bir adet bu... Hayvanın kalanı ise gelenlere dağıtılıyormuş. Bu mezarlar kıyafetleri ile gömülen Hatti kral ve kraliçeleri, rahip ve rahibelerine ayrıca onlara sunulan hediyelere (güneş kursları, geyik ve boğa heykelleri, süs eşyaları,  savaş aletleri, pişmiş toprak, taş, altın, gümüş, tunç, bakırdan yapılmış eserler gibi) binlerce yıldır ev sahipliği yapıyor. Bu 13 mezara sadece yetişkinler gömülmüş. Mezar kadına ait ise ziynet eşyasından zengin, incik boncuk merakı kromozomlarımıza sinmiş ;) 


Mezarların üzeri şu anda fiberglass ile kaplı, o heybetli zengin mezarlar bence çok ilginç. Ölüler mezarların köşesinde fötüs pozisyonunda yerleştirilmiş. 



Mezarların zenginlik ögelerinden üniversitemin tescilli sembolü olan güneş kursunda öküz boynuzu üzerine oturmuş güneş sembolü, onun da üstünde sallanınca ses çıkaran barışı simgeleyen geyik imgesi,  üremeyi simgeleyen kuş, ağaç figürleri mevcut. 

Biz bu güneş kurslarını Hititlere ait sansak da aslında bu dini semboller onlardan daha eski bir uygarlık olan Hattilere ait. Güneşin o dönemin kutsal hayvanı öküzün boynuzu üzerinde oturması da ayrı manidar... Kursların ortasındaki boğa ve geyik gibi hayvanlar tanrıyı çevresindeki bölüm evreni, güneş ışığını ya da gökyüzünü simgelemekte. Bazı kurslardaki küçük sallantılar ise yıldızları sembolize etmekte.



Büyük mabed-saray (hangisi olduğu şimdilik meçhul olduğundan iki isimli) girişi olan sfenksli kapı 10 metre genişliğinde...


Sağlı sollu 2 metre yüksekliğinde 2 sfenks mevcut. Tombiş gövdeli sfenksler ayrık ve kısa bacaklar üzerinde duruyorlar.


Sağdaki sfenksin iç yüzünde aslında çok tanıdık olduğumuz pençelerinde tavşan taşıyan çift başlı güzel bir kartal var.



Kapıların kaidelerinde solda en önde, baş tanrıyı temsilen bir sunak üzerinde duran boğa heykeli (Göklerin Fırtına Tanrısı) önünde, ibadet eder pozda kral (ucu kıvrık asalı) arkasında sırası ile törene katılan kraliçe, kurban getiren, üç saray mensubu, bir yere dayanmadan duran merdivene elleri ile tutunmadan tırmanan cambaz ve yardımcısı ile hançer yutanın yer aldığı sahne ve en arkada bir boğanın çektiği araba tasvirli taşlar yer alıyor. 


Sağ kule önünde ise tahtında oturan ve elinde altın tas tutan bereket tanrıçası ve buna doğru ilerleyip dua eden tören erkanı tasvirleri var.


Alacahöyük'te ayrıca Tanrıça Hepat için yapılmış olan, tarım arazilerini sulamak ve içme suyu sağlamak amacıyla kullanılan bir baraj var. Barajın Hitit Kralı Tuthalia tarafından, Anadolu'da yaşanan büyük kuraklığın ardından yaptırdığı 13 barajdan biri olduğu biliniyor. Şu anda bile 2 milyon metreküp su tutan baraj dönemdaşlarından farklı olarak yeraltı suyu ile besleniyor.

Kazıda çıkan eserlerin çoğu Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergileniyorsa da Alacahöyük Müzesi de ufak ve kesinlikle ziyareti hakeden güzel düzenlenmiş zengin bir müze....









Düşün yola bir haftasonu da Alacahöyük'ün olsun :)



Oralara kadar gitmişken Hattuşaş ve Yazılıkaya'yı da es geçmeyin !!!

2 yorum:

  1. çok şaşırdım böyle bir yer olduğunu bilmiyordum.baharda mutlaka görmeye gideceğim..bu arada yayın yaptığınızda bildirim gelmiyor.listenize eklemedinizmi beni

    YanıtlaSil
  2. Ekledik ama kontrol edelim ...

    YanıtlaSil