Cennetâbad

Yok arkadaşlar Orta Asya'ya filan gitmiş değiliz; Cennetâbad dediğiniz yer bildiğiniz Eğirdir... Memleketimin güzide köşelerinden  Eğirdir zamanında ecdadımızın sayfiyesi olup güzelliğinden ötürü bu adı almış. Hakkını da vermiş doğrusu. İlçe gölün güney doğu ucunda, ufak ve şirin. Biz de Antalya'ya giderken orada konaklayalım dedik. Göl tüm zarafeti, Eğirdir Sivrisi ise tüm heybeti ile bize merhaba dedi.
Komandoyuz, güçlüyüz, cesuruz, hazırız

Yol üstünde leyleği de havada görüp keyiflendik...


Göl kenarındaki Altınkum kamp alanı pek övüldüğünden bir gece orada kalalım dedik. Daha önce ailecek hiç çadırda kalmadığımızdan Gökçen'i aldı bir tatlı telaş. Aradı taradı, yazdı çizdi, hazırlandı. Uzun uğraşlar sonucu kamp hazırlığı tamamlandı.... Yolda kahverengi tabela aşkımız depreştiğinden Sivrihisar' a uğradık, akşama doğru kamp alanına vardık. Bayramın ikinci günü olması hasebi ile iğne atsan yere düşmeyecek halde idi kamp alanı. Neyse zar zor kurulacak bir yer bulduk. Ertuğrul kendini attı suya...
Çadırı kurup yerleştik yerleşmesine fakat insanlardan kaçalım derken metrekareye 10 kişinin düştüğü bir yere kısıldık, hava kararıp pilimiz bittiğinden milim kıpırdayamadık. Karanlık çöktü, gürültü azalacağına bir curcuna koptu. Arkadaki çadır ahalisi Ankara havasının her örneğini çaldı, oynadı. Sosyolojik bir şok geçirdik, kafamız şişti. Güler misin ağlar mısın... Ne öğrendik; 5 mevsim çadır alma komşu al. Gece yarısında hala çalanlar oynayanlar mevcuttu. Bilemedik, çadırı kamp alanının dans pistine kurmuşuz meğer :) Müzik sustu, bu defa da içerik bakımından insanın merakını acayip uyandıran muhabbetler başladı. Çadır etrafında gezenler de cabası. Bir ara biri üstümüze düşecek sandık. Nihayetinde ben sızdım. Gökçen de sabah karşı uyuyakalmış. Sabah kalktığımızda Gökçen zombi gibiydi. Jet hızı ile kahvaltı yapıp kaçtık. Göl şahane, kamp alanının bakım, temizlik ve düzene olan ihtiyacı da aşikar...
Toparlanıp vurduk kendimizi yola; ilçe merkezine gittik. Çok da iyi ettik, kamp hatıralarımızı unuttuk :) Önce göl içindeki önceden ada olup sonradan göl doldurularak karaya bağlanan Canada ve Yeşilada'ya gittik. Manzaraya hayran kaldık. Atatürk'e hediye edilip varislerinden belediyeye devrolan Canada mesire alanı iken Yeşilada'da pansiyon ve restoranlar mevcuttu, toktuk pek ilgilenmedik. Ayrıca Yeşilada'da Ayastefanos Kilisesi bulunuyor. Kilise 19 yüzyılda yapılmış, 90'larda ise restore edilmiş.

Canada Manzarası


Ayastefanos Kilisesi

Eğirdir merkezdeki surlar taaa Lidyalılardan kalmış, tahmini yapım zamanı MÖ 4.YY, Timur istilasından o da payına alıp harap olmuş. Hemen yamacında Devran Dede türbesinde yatıyor...

Surlar ve Devran Dede Türbesi

Çarşı içindeki Dündar Bey Medresesi harika bir Selçuklu eseri, 1237'de han olarak yapılıp sonra medreseye çevrilmiş. 11 odalı medrese şu anda çarşı olarak kullanılıyor, hali bence içler acısı, orada burada askılar, levhalar... İçerideki ve taç kapıdaki şahane taş işçiliği onca yolu tepmeye kesinlikle değer. Bakmaya doyamadık...

Dündar Bey Medresesi

Medreseden camiye geçişteki kapı ve işçilik süper...

Medresenin sütunlarındaki taş işçiliği bi harika...

















Medresenin hemen karşısında ise Hızırbey Camii bulunuyor. 

Hızır Bey Camii
Her iki binayı birbirine bağlayan duvarın üzerinde minare göğe yükseliyor. Minarenin altından geçmek hoş bir his.... 



Oradan istemeyerek çıkıp Akpınar Köyü'ne gidiyoruz. Yolda Prostanna antik kenti tabelasını görüp bir daha mı geleceğiz diye Gökçen'in gazıyla o yöne sapıyoruz. Git baba git, yolda Gökçen'in yüreği ağzına geliyor. Malum fukaralık diz boyu bir jeep alamadık, bizim dört tekerin de bir haddi var. Ama maşallah yine bizi utandırımıyor ne demişler "alırsın Ford olursun lord",utandırmıyor utandırmasına da antik kenti bulamıyoruz bir türlü. Romalıları tebrik ediyorum, yer seçimi güvenlik açısından çok başarılı :) En son nokta askeri alan ,giriş yasak tabelası oluyor ama antik kent hala ortalarda yok. Kuyruğu kıstırıp gerisin geri dönüyoruz. Günün ikinci dersi her kahverengi tabelaya sapma... "Yayla havası aldık canııımm" diye kendimizi avutuyoruz :)

Kesin tabelanın yerini değiştirdiler, yeni adı "Kayıp Kent Prostos"

Prostanna' yı ararken Camili Yayla' yı keşfettik ama onun da camisi kayıp :-))
  

Çardakta tam keyiflik...


Asıl hedefimiz olan Akpınar Köyü'ne rötarlı ulaşıp manzaranın tadını çıkarıyoruz....


Akpınar Köyü Seyir Terası' ndan manzara süper ama sabah yada ikindi serinliğinde gitmenizi tavsiye ederim, öğlen sıcağı ayrı bir yakıyor insanı....


Ve istikamet Sagalassos, bekle bizi suyundan bir yudum içmeye geliyoruz...


2 yorum:

  1. eğirdir'e çok gittim ama burayı hiç farketmemiştim..elinize sağlık çok güzel olmuş..
    http://hayatimyolculuk.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiz Funda Hanım, beğenmenize sevindik...

      Sil