Kızılcahamam Soğuksu'da taş kesilmiş ağaçlar...

Yaz sıcakları bastırdı, Ankara yine kaynamaya başladı. Cumartesi günü yarım gün çalıştım, Gökçen ve Ertuğrul da evde boğuştular. Ee o zaman pazar günü kendimize bir ödül verebiliriz. Bir plan da yapmadık, yatakta bir sağa bir sola derken saat de olmuş on... Gökçen'in de motivasyonuyla (!!!) akşama bir iftar organize edelim + hava da alalım = iftar pikniği :) Ekibi toplayalım, bir iki telefon konuşması, bizimkiler zaten çoktan razı... Hazırlandık toplandık derken saat  13:00 de düştük yola. Veli Dede, Talha Dayı, Meryem Teyze ve Ertuğrul'u arabası ile götürürken ben de attım Gökçen'i atımın terkisine yüzümüzü çevirdik rüzgara karşı. İstikamet Kızılcahamam Soğuksu Milli Parkı. 
Önce Kazan'a uğrayıp mangal nevalesini alıyoruz, yol üzerinde kışın semaver keyfi yaptığımız ve sezonda ara sıra olta attığımız  Kurtboğazı Barajı'na bir selam çakıp kenarında biraz soluklanıyoruz.
Kışın semaver ve mangal da çok keyifli...


Kışın in cin top oynuyor, bir sokak köpekleri bir de biz...


Kış hali...

Yaz hali...
Kurtboğazı kenarındaki kısa molanın ardından tekrar yola koyuluyoruz... Yolda karşılaştığımız birkaç motosikletliyle selamlaşıp yolumuza devam ediyoruz.


Kızılcahamam'a girdikten sonra tabelaları takip ederek kolaylıkla Soğuksu Milli Parkına ulaşabilirsiniz. Kızılcahamam'ın çarşısından geçerek ilerliyoruz. Çarşıda birçok bazlamacı, manav ve kasap var. Piknik için eksiklerinizi buradan tamamlayabilirsiniz.
Kızılcahamam'dan geçip de mutlaka uğranması gereken bir yer daha var bence; Şehit Fatih DURU Parkı
Parkı özel yapan 29 Ekim 2009 yılında dikilen bir sedir ağacı. Sedir ağacı çürümeye karşı özel bir sıvıyla kaplanmış ve üzerine şehitlerimizin künyesi asılı. 2009 yılında açıldığında 1980 yılından itibaren tüm şehitlerimizin künyesini asmışlar ve sayı 6350 imiş, 2011 yılında sayı 7314 e ulaşmış. Ağaçta künye asacak yer kalmamış, dileğimiz artık ağaca asacak künyelerin olmaması... 

Onlar ki ağaçta yaprak kadar çoktular...

Parkla ilgili Yılmaz Özdil' in çok güzel bir yazısı var, hepinize okumanızı tavsiye ederim. 

Parka ziyaretimiz ve şehitlerimize dualarımızın ardından parktan ayrılıyoruz. 

Biraz da Kızılcahamam'a değinelim..
Kızılcahamam Ankara'ya 80 km uzaklıkta, adı üzerinde ilk aklımıza getirdiği de kaplıcalar... Fakat bu belde sadece kaplıcaları ile değil doğal güzellikleri, jeolojik mirası ile de oldukça zengin, görmeye değer. Her ne kadar bugün amaç kafa dağıtıp soluklanmak olsa da Kızılcahamam-Çamlıdere Jeoparkı'nın diğer jeositlerini başka bir zamana erteleyerek Soğuksu Milli Parkı içindeki fosil ağaçları görmeyi kafaya koyduk. Bu jeopark ülkemizdeki ilk jeolojik koruma alanı. 2000 km2lik bir alanı kapsayan jeoparkta 23'ü biz gibi vatandaşların ziyareti için düzenlenmekte iken kalanı profesyonelleri bekleyen 250 jeositi kapsıyor.Daha önce buradan alınmış bazı fosil örneklerini MTA Tabiat Tarihi Müzesi'nde görmüştük.


Soğuksu Milli Parkı ise nesli tükenmekte olan Kara Akbabaları (ki bu hayvancıklar için gözetleme ve yemleme kuleleri yapılmış) ve nisan - mayıs gibi kayaların arasında açan endemik Kızılcahamam Lalesi'nin ev sahibi. 1959'da Milli Park olmuş (Türkiye'nin 4. Milli Parkı) kaplıcadan zengin volkanik bir alan.  Aslında adı Milli Park ama öyle demeye bin şahit lazım. Girişteki bir otele bir yenisi ekleniyor, her yer inşaat....Giriş sağlı sollu mesire yeri. Çeşmeler, çocuklar için ufak parklar, tuvalet, birkaç lokanta mevcut. Yukarılara doğru çıktıkça kalabalık azalıp manzara güzelleşiyor. 800 hektarlık ormanlık bir alan, parkın toplam alanı 1195 hektar. İzin alıp kamp da yapabilirsiniz. 
NoMillî ParkBulunduğu İlİlanıAlanı (ha)Özellikleri
01Yozgat Çamlığı Millî ParkıYozgat1958264,0Tabii bitki ve hayvan toplulukları, kalıntı meşcereler, eğitim, dinlenme ve eğlenme, turizm
02Karatepe-Aslantaş Millî ParkıOsmaniye19587715,0Arkeolojik tarih öncesi kalıntılar, tabii bitki toplulukları, eğitim, dinlenme ve eğlenme, turizm
03Kuşcenneti Millî ParkıBalıkesir195964,0Zengin ve çeşitli kuş toplulukları, tabii bitki toplulukları, kuş gözlemleme mekanı, eğitim, turizm
04Soğuksu Millî ParkıAnkara19591195,0Tabii bitki ve hayvan toplulukları, önemli ve nadir kuş üreme mekanları (Kara akbaba), eğitim, dinlenme ve eğlenme, turizm
(Vikipedia)


Biz de bir kamelya bulup yerleşiyoruz. Manzara doyumsuz güzellikte...


İftara vakit olunca da yolda tabelalarını da gördüğümüz fosil ağaçlara gitmeye karar veriyoruz. Aslında piknik alanından mesafe kısa, fakat susuzluk gözümüzü korkuttuğundan motorla düşüyoruz yola. 


Ertuğrul şimdilik sadece gaz veriyor motosiklete...



Piknikçiler geride kaldıkça etrafımız sarıyor rüzgarın, çamların hışırtısı. Hava ferah... Yaşasın sessizlik!!! Yol sağlı sollu mor çiçeklerle kaplı, kesinlikle güzel bir yürüyüş rotası... 



Sonunda yolun sağında ahşap bir platform görüyoruz, ilk defa 1. Derece doğal sit alanına giriyorum. Uzunkavak/ Kuzcapınar silisleşmiş ağaç jeositi karşımızda. 




Jeositin etrafı teller ile çevrili. Rahat dolaşılsın diye çevre ile gayet uyumlu ahşap bir düzenleme yapılmış. Etrafta çer çöp yok, hayret. Burayı böyle görünce mutlu olduk doğrusu. 


10-12 milyon yıl önce volkanik küller çam ve meşelerin gövdelerini örter ve ağaçlar oksijensiz ortamda silisçe zengin yeraltı suları ağaçların içine işler ve organik dokunun yerini silis alıp ağaçlar taş kesilir. En büyüğünün çapı 2.35 m, korunabilmiş boyu ise 2.8 m. 



Gezdim gördüm deyip listedeki bir yeri daha eksiltiyoruz, ne mutlu :) 
Dönüşte Ertuğrul ve Gökçen hamakta kedi gibi sokuluyor birbirlerine ağaçları seyrediyorlar. Sonrası ise malum mangalın başı, ardından semaver. İftar oldu mu oldu mu sorularına karşılık bir top  patlayıveriyor. Uzun zamandır top patlayıp da iftar etmemiştik. 

Yaz kış fark etmez, biz iyi dostuz :)
Karınlar doyunca toplaşıyoruz semaverin başına. Karanlık çöküyor. Bazıları hazırlıklı gelmiş, masalarda fenerleri var. Biz birkaç küçük el feneriyle işimizi görüyoruz. Derken piknik ahalisi evlerine doğru dağılıyor. 


Biz çay sefasını uzattığımızdan kalıyoruz sona. Kimsecikler yok, tepemizde yıldızlar yüzümüzde rüzgar...
Bu akşam karar veriyoruz en yakın zamanda Ertuğrul da alınıp bir yaylada kamp kurulup ateş yakılacak, yıldızların altında uykuya dalınacak :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder